Gülser Yıldırım: İmralı kapıları açılırsa oradan barış eli uzanacak

MARDİN - Kandıra Kadın Cezaevi'nden 6 yıl sonra tahliye olan HDP eski Milletvekili Gülser Yıldırım, ülkenin onurlu bir barışa ihtiyacı olduğuna işaret ederek, "İmralı kapıları açılırsa, oradan barışın eli uzanacak" dedi. 
 
AKP’nin tek başına iktidarı kaybettiği 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri'nin ardından 20 Mayıs 2016’da Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırıldı. 4 Kasım 2016’da ise aralarında dönemin HDP Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da olduğu 12 millletvekili gözaltına alındı. "4 Kasım Siyasi Darbesi" olarak nitelendirilen operasyonda gözaltına alınan 12 milletvekilliden 9’u tutuklandı. 6’ncı yılı geride kalmasına sayılı günler kalan "darbede" gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Demirtaş, Yüksekdağ ve İdris Baluken halen tutuklu bulunurken, diğer 6 vekil tahliye oldu. En son tahliye edilen isim ise, Mardin Milletvekili iken tutuklanan Gülser Yıldırım oldu. Yıldırım, hakkında verilen 7 yıl 6 aylık hapis cezasının infazını tamamlamasına rağmen 4 ay gecikmeli tahliye edildi. Kandıra F Tipi Kadın Kapalı Cezaevi'nde birçok Kürt kadın siyasetçi ile birlikte tutulan Yıldırım, cezaevi süreci ve sonrasında yaşanan gelişmelere dair Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtladı.
 
 Milletvekilliği sürecini cezaevinde tamamlayan isimlerden birisiniz. Öncesi ve sonrasıyla 4 Kasım 2016’da yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
İnsan bu duvarların arasından çıktığında gönlünün yarısı orada kalıyor. Yıllarca aynı hücrede ve hapiste, içini, emeğini ve acını birlikte paylaşıyorsun bu arkadaşlarla. Amacın özgürlük, eşitlik, demokrasi. Bu nedenle diyebilirim ki bu yoldaşlık çok kutsal bir yoldaşlık. Dile getirilemez. İnsan kendini şanslı görüyor. Farklı görüyor. Bu nedenle tekrar selamlarımı gönderiyorum. Türkler, Kürtler, Çerkezler, Süryaniler, Araplar, Lazlar… Yani kim olursa olsun. Felsefemiz bu ülkede yaşayan, bu ülkeyi seven herkes için özgürlük, eşitlik, özgür yaşam ve barışı şart olarak görüyor. Ancak 7 Haziran’da bu proje onlara uymadı, savaş lazımdı onlar için. Çözüm süreci, tekçi, ırkçı ve savaş isteyen zihniyetin işine gelmedi. Savaşın rantını yiyenler için savaş daha çok işlerine geliyordu. Yöneticilerin daha çok işine geliyordu. Bugün de inanıyorum ki, bugün İmralı’nın kapıları açılırsa, oradan barışın eli uzanacak. O kapı açılırsa, tecrit kalkarsa ilk mesaj Türkiye’nin barışı için olacaktır. Bu inançtayım. Hayali konuşmuyorum. Geçmişten gelen tecrübeyle, barış felsefesinden anladığım kadarıyla, diyalog sürecine insan baktığında bu kanaate varabiliyor. Bu ülkede kim bu sorunu (Kürt sorunu) kendine dert edinir, kim ‘bu sorunun çözümü için hazırım’ derse bu farkındalıkla hareket edilir. Ben bu inançtayım. Partim de böyle bir partidir.
 
 Neden savaşta ısrar edildi? 
 
 Kürt halkının iradesini tamamen ortadan kaldırmayı hedeflediler. Cezaevi önceden boşaltılmış ve hazırlanmıştı. Fikrimiz zindana bahane edildi. 
 
Silahlı saldırıların başlamasıyla birlikte Kürt siyaseti saldırılara maruz kaldı. Hedef neydi? Hedef Kürt halkının iradesini tamamen ortadan kaldırmaktı. Bu bir gerçekliktir. Bu nedenle Kürtlerin belediyelerine kayyum atadılar. Parlamentoda bizim dokunulmazlıklarımız kaldırıldı. Siyasetimize, partimize, özgürlük ve demokrasi taleplerimize topyekun bir saldırı başlatıldı. 15 Temmuz’daki darbeyi AKP kendisine göre uyguladı. Bütün muhalifler üzerinde bertaraf etmeye çalıştı. Özellikle Kürt siyasetini tasfiye etmeye çalıştı. Bu tasfiye süreci o günden bu güne devam ediyor. Kandıra’ya götürüldüğümüzde F Tipi kapıları biz kadınlara da açılmış oldu. Haliyle biz F Tipi’nde kalan ilk kadınlarız. Baktığımızda odalar bize göre önceden hazırlanmıştı. Sanki mahkemeye çıkmışız da kanuna göre suçlu bulunmuşuz da ona göre bizi göndermişler. Öyle değildi. Orası önceden boşaltılmış, hazırlanmış, Yerini de belirlemişler, seni oraya gönderiyorlar. Bu nedenle siyasi bir karar olduğunu, hukuki karar olmadığını söylüyoruz. Ne yapmışız? Fikrimizi, düşüncemizi açıklamışız. Bugün fikrimiz, düşüncemiz de saldırıya ve zindana bahane ediliyor..
 
 Bütün muhaliflerin hedef olduğunu söylediniz ancak dokunulmazlıkların kaldırılmasına muhalefet partileri de destek verdi. Onların hiç rolü yok muydu? 
 
Bizim dokunulmazlığımızın kaldırılmasında ve tutuklanmamızda sadece AKP ve MHP mi sorumluydu? Hayır. O dönem CHP de destek verdi. CHP destek vermeseydi o dönem bu süreç bugünlere gelmeyebilirdi. Parti isimleri farklı olabilir ama konu Kürt siyaseti ve HDP olduğunda tüm zihniyetler aynı oluyor. CHP destek vermeseydi, süreç bu hale gelmeyebilirdi. Daha iyi bir zemin olabilirdi. Ama unutmamalıyız, CHP zihniyeti de inkar üzerine kuruldu. Ama CHP bugün iktidara muhalefet olduğunu söyleyecekse, öncelikle gerçek anlamda demokrasi, özgürlükler, demokratik Türkiye, demokratik cumhuriyete dönük adımlar atmalı. Sadece ‘iktidara muhalefetim’ demek kendini kandırmaktır. Muhalefet isen projen nedir? Sadece CHP değil, Türkiye’nin tüm partileri bu şekilde. Bu nedenle 3’üncü Yola ihtiyaç duyuldu ve bugün demokrasi ittifakı 3’üncü Yol olarak, alternatif olmak için ortaya çıktı. Türkiye’nin bütün sorunlarına cevap olmak için yola çıkıldı.
 
 Cezaevinde birçok Kürt kadın siyasetçi ile birlikte kaldınız. Cezaevi yaşamı ve şartları nasıldı? 
 
İlk cezaevine konulduğumuzda yaklaşık 3 ay tek başımıza tutulduk odada. Tecrit koşullarında tek tek tutulduk. Erkek arkadaşlardan mektup geliyordu. Bir gün gelen bir mektupta şöyle bir şey yazıyordu; "F Tipi cezaevleri ilk kurulduğunda arkadaşlar tepki gösteriyor, F tipi cezaevlerini protesto ediyor. Logardan bir ses geliyor. O logardan ses 3 odaya gidiyor. Logardan ses gelince arkadaşın biri sesleniyor, 'Arkadaşlar, arkadaşlar şükür edin, biz yerin üstündeyiz, yer altında olanlar da var.” Böyle bir durum da yaşanmış. Bunu bizimle paylaşıyorlar. Arkadaşlar oradan sesleniyorlar. Yalnız olmadığını hissediyorsun. Yani Gültan başkan (Gültan Kışanak) üst logar komşumdu. Çağlar (Çağlar Demirel) arkadaş ve diğer arkadaşlar ile logarlardan, çatılardan, duvarlardan diyaloğumuz vardı.
 
 3 ay tek başımıza tecrit koşullarında tutulduk. Cezaevi kantini bile erkeklere göre yapılmıştı. Büyük bir moral ve inanç olmazsa cezaevi şartları tutuklular için çok zahmetli. 
 
Cezaevi daha sonra kadın cezaevi yapıldığı için kantin bile erkeklere göre yapılmıştı. Bu 6 yılda bu haliyle devam etti. Arkadaşlarımız cezaevi müdürüyle de her defasında bunu tartışıyordu. Kadınların ihtiyaçlarının ne olduğu, kadınların yaşamı için gerekli olanlar noktaksıkları gidermek için mücadele veriyordu. Halen de bu sorun devam ediyor. F Tipi insan hayatında ekonomik olarak da büyük bir sıkıntı. Manevi olarak tecrittir, yalnızlıktır, izolasyondur… Bunlar başlı başına sorunlardır. Ama ekonomik olarak da büyük bir sorundur. Ailenin yaşadığı yerden uzak olması nedeniyle kimi aileler yıllar boyunca tutuklularını ziyaret edemiyor. Yani açıkçası büyük bir moral ve inanç olmasa, cezaevinin şartları tutuklular için çok zahmetli. Özellikle uzak yerlere sevk edilmeler ve yeni kurulan cezaevlerine karşı toplumumuz daha duyarlı olmalı. Hasta olan arkadaşlar için daha duyarlı olunmalı.
 
 Aysel Tuğluk da birlikte kaldığınız siyasi tutuklulardan biriydi. Tuğluk’un durumu tam olarak nasıldı?
 
26, 27 senedir cezaevinde tutulan çok sayıda siyasi arkadaş var. Birlikte tutulduğum kadın arkadaşlar için söyleyecek olursam; Çok sayıda hastalıkları bulunuyor. Gültan başkanın da tansiyonu ve şekeri var. Bazı günler tansiyonu çok yükseliyor. Belki bugün beni dinleseydi ‘Gülser arkadaş, o kadar hasta arkadaş var, neden benden bahsediyorsun’ diye eleştiri de yapardı. Ama fikrimi söylüyorum. Tansiyonu 14’ün altına düşmüyor. Ağabeyi yaşamını yitirmeden bir hafta önce acile kaldırıldı. Edibe (Şahin) arkadaş da ciddi hastalıkları olan tutuklulardan. Nurhayat (Altun) arkadaş yine öyle. Hasta olduklarını biliyoruz ama Aysel arkadaşın hastalığı hayatını tek başına devam ettiremeyecek kadar ciddi. Biz bugüne kadar yalnız da olsak hayatımızı sürdürebilirdik ama Aysel arkadaş tek başına hayatını idame ettiremeyecek durumda. İdare de bunu biliyor, cezaevindekiler de biliyor. 
 
 Aysel arkadaş bugün gardiyan numarayı çevirmezse telefon numarasını çeviremiyor. Avukatının ismini bile unutuyor. Bu hastalık moral istiyor, dışarıda hava almayı gerektiriyor. 
 
Aysel arkadaş bugün gardiyan numarayı çevirmezse telefon numarasını çeviremiyor. Dilekçe yazamıyor. 10 dakika bir insanın yanında oturuyor, iki defa o insana ‘ismin ne, kaç çocuğun var’ diye soruyor. Avukatının ismini bile unutuyor. Yani Aysel arkadaş bu durumda. Herkes de biliyor ki cezaevi şartları altında bu hastalık ağırlaşıyor. Bu hastalık moral istiyor, bu hastalık dışarıda hava almayı gerektiriyor. Toplum içinde, çevresinde güzel şeyler gerektiriyor. Ama ondan çok rahatsız olmuşlar ki bugüne kadar bırakılmadı. İnsan şaşırıyor. Bu zihniyete karşı insanın şaşırmaması gerekiyor ama yine de insan bu kadar da düşmanlık olmaz diyor. İdare de biliyor, doktoru da biliyor, rapor verenler de biliyor, biz arkadaşları da biliyoruz. Hatta Kobanê Davası'nda mahkeme dahi tahliye kararı verdi. Ama Aysel arkadaş halen cezaevinde. Onun şahsında bütün hasta tutuklular bırakılmalı. Yani bu hasta tutukluları bıraktıklarında ne kaybedecekler? Neleri eksilecek? Bu kadar mı insan düşmanlık yapar? Düşmanlığın da bir sınırı vardır. Demek ki bunun için büyük bir mücadele lazım. Toplumun tamamının bu konuda seslerini yükseltmesi gerekiyor. Bu sorunu dile getirmesi gerekiyor.
 
 Tüm bu yaşananlara karşı tutukluların da büyük bir mücadelesi söz konusu... 
 
Bir tecrit uygulanıyor dedik. Tecrit zaten insanlık suçudur. Tecrit altında iken kişi, demokrasi, eşitlik, özgürlük ve onurlu bir barış fikrine sahipse, gücü o fikir ve düşünce oluyor. İnsan gücünü davası, farklılığı, savunduğu fikir, barış isteği ve savunduğun hakikatten alıyor. Tarihte bu felsefesinin mimarları her daim ayakları üstünde durmuştur. Ama bedel de vermiştir. Ama iradesini savunuyor, koruyor. Onurunu koruyor. Karakterini, inancını, farkını savunuyor. İnsan gücünü bundan alıyor. O kadar ağır şartlar altında olmalarına rağmen inançlarını bu aydınlanmadan alıyorlar. Özgürlük felsefesinden, demokrasi felsefesinden, özellikle de kadın özgürlük mücadelesinden güç alıyorlar. Ortadoğu’da ve dünyada kadın özgürlük mücadelesine baktığımızda insan kendini şanslı görüyor. Öyle bir fikir, öyle bir düşünce, öyle bir felsefe ki kadını irade sahibi yaptı, şahsiyet sahibi yaptı. Kadını kendisi olmaya, kendi kimliğiyle var olmaya başladı. Kadın kendisi oldu. Kadını var etti.
 
 6 yılda ülke siyasetinde birçok gelişme yaşandı. Cezaevinden bu süreç nasıl görülüyordu? 
 
Açıkçası Türkiye siyaseti için olumlu bir değişiklik yaşandığını söyleyemem. O günden bu güne ciddi bir geriye gidiş var. İktidar, iktidarını devam ettirmeye çalışıyor. Saldırılar ile sürdürmeye çalışıyor. O nedenle olumlu bir değişiklik görmüyorum. Demokrasi bitirilmiş, hukuk darbe almış, en büyük darbe de ekonomik olarak vurulmuş. Bugün yaşanan savaş, dört bir yanda devam eden çatışmalar, büyük sorunlardır. Halbuki Türkiye’nin ihtiyacı olan öncelikle onurlu bir barıştır. Ekonomi de demokrasi ve özgürlüklerle düzelir. Bugün Türkiye halklarının ekonomik olarak ödediği bedel Kürt sorununa bağlı olarak ödenen bedeldir. Hukuksuzluk, adaletsizlik, özgürlüklerin kısıtlanmasıyla bağlantılıdır. İnsanlar dışarıya çıktığında kendini güvende hissetmiyor. Sistemsel bir sorun var. Cezaevinde olan, cezasını tamamlayan birinin infazını yakıyorlar. Cezaevinden çıksa da kendisini güvende hissetmiyor. Bir sabah siyasi bir söylemden dolayı, iktidarın hesabına gelmeyen bir fikri söylediği için, Türkiye’nin sorunlarının çözümü için bir şey söylediğinde siyasi bir saldırıyla karşı karşıya kalabiliyorsunuz. İnsanlar açıktan söylemese de kafasında ve kendi yanında bunları söylüyor. Yani bu da bir şekil hapsetmedir. Toplumda da içine hapsetme var.
 
Türkiye siyasetinde geriye gidiş var. Ülkenin ihtiyacı onurlu bir barıştır. Ekonomi de demokrasi ve özgürlüklerle düzelir. Ekonomik olarak ödenen bedel Kürt sorununa bağlı olarak ödenen bedeldi. 
 
Bu yaşananlar insanı üzüyor. Bugün Türkiye’nin tamamını memleketimiz olarak görüyoruz. Kürt halkı da diğer halkların tamamı da Türkiye’ye dağılmış durumda. Halkların hepsi birbirine karşı saygılıdır, birbirlerini seviyorlar da. HDP de zaten bunların temsiliyetidir. Bu nedenle Türkiye halklarına, Kürtlere, Kürdistan’a, topluma neyin faydası olacaksa insanın o siyaseti yürütmesi gerekiyor. Bu sorunların çözümü, sorunları yaşayanların kendilerini çözümün ortağı yapmasından geçiyor. Çözüm o şekilde olur. Kimse çözümün öyle yukardan geldiğini düşünmesin. Sihirli değnek yok. Çözümün ortağı olmalılar.
 
Cezaevinden çıktığınızdan bu yana 1 yaşında annesiyle beraber cezaevine konulan ve şu an 3 buçuk yaşında olan Romav isimli Afrinli bir çocuktan bahsediyorsunuz. Romav’ın hikayesini kısaca paylaşabilir misiniz?
 
3 buçuk yaşında bir çocuk ve Kandıra Cezaevinde kalıyor. Anne ve babası ile birlikte tutuklu. 15 yaşın üzerindeki 3 ablası dışarıda. Anne ve babasına 7 yıl 6 ay hapis cezası verilmiş durumda. Bugün bir çözüm üretebilseydik, benim öncelikli isteğim Romav’ın dışarıda olması olacaktı. Kardeşlerinin yanında yaşasın isterdim. Dört duvar arasında yaşamamalı. Beni nenesi gibi görüyordu. İnsan Kürt olduğunda; çocuk da olsa 70 yaşında da olsa insanın yeri dört duvar mı olmalı? Kendi başına büyük bir acı bu. Büyük bir sorun. İnsan biraz bu konuda duyarlı olmalı. Umut ediyorum ki yakın zamanda tüm hasta tutuklular, tüm siyasi tutuklular, Romav ve annesiyle birlikte dışarıda birlikte mücadele edelim.
 
MA / Ahmet Kanbal
 

Diğer başlıklar

27/10/2022
09:42 Yakalanmayan katili arıyorlar: Devletin utanç vesikası
09:21 İstanbul’da gözaltına alınan 57 kişi serbest bırakıldı
09:12 ‘Gerçek haber yayma hakkının önüne geçmeye çalışıyorlar’
09:11 Gülser Yıldırım: İmralı kapıları açılırsa oradan barış eli uzanacak
09:01 KDP Şengal’in kapılarını Êzidîlere neden kapatıyor?
09:01 MATUAY-DER: Cezaevleri tüm toplumun sorunu
09:00 Manisa’da tarım bitiyor: Üzüm bağları, zeytin ağaçları kuruyor
09:00 Abdullah Öcalan: Türkiye yol ayrımında, tek çıkış Demokratik Cumhuriyet
09:00 27 EKİM 2022 GÜNDEMİ
08:33 Zap’ta bir asker daha yaşamını yitirdi
08:10 TTB Başkanı Fincancı adliyeye sevk edildi
26/10/2022
23:58 Öğrencilerden gözaltı protestosu: Hakikat arayışı susmayacak
23:43 Fincancı’nın ifade işlemleri başladı
23:00 HDP Çelikhan İlçe Eşbaşkanı Uzun gözaltına alındı
21:45 Gazeteci Ağgöz ev hapsi şartıyla serbest bırakıldı
21:29 Fincancı’dan mesaj: Karalama kampanyasını aşıp birlikte mücadele edeceğiz
21:13 Demirtaş: Özgür basın susturulamaz
21:13 Tutuklu gazeteci Ren’e çıplak arama dayatması
21:05 Gazeteci Alağaş: Gün gazetecilik onuruna sahip çıkma günüdür
20:56 Gazetecilerin gözaltı süresi ikinci kez uzatıldı
20:49 BM İnsan Hakları Raportörü’nden Fincancı mesajı
20:44 HDP’li vekiller Meclis’te kimyasal kullanımının araştırılmasını istedi
20:18 Gazetecilerin gözaltına alınmasına pankartlı protesto
20:14 Hak savunucularından Fincancı’ya destek açıklaması
20:07 Gazeteci Ahmet Tulgar hayatını kaybetti
19:51 İran’da türbeye saldırı: 15 ölü, 40 yaralı
19:41 Cebrail Gündoğdu tutuklandı
19:35 BM raportörlerinden İran için uluslararası soruşturma çağrısı
19:26 Ankara’da Ari Prodüksiyon’a korsan baskın
19:01 Kadınlardan gazeteciler ve Fincancı için protesto eylemi
18:47 Emek ve Özgürlük İttifakı’ndan Fincancı açıklaması: Sessiz kalmayacağız!
18:42 30 yıllık tutuklu Evsen tahliye oldu
18:40 Dersim’de gazetecilerin gözaltına alınmasına tepki
18:05 Anayasa Mahkemesi HDP’nin ek süre talebini kabul etti
17:35 ‘Gözaltılar Sansür Yasası’nın ilk antidemokratik göstergesidir’
17:17 Tuğluk hakkında ‘cezaevinde kalamaz’ raporu
16:58 Gazeteci Öznur Değer darp edildi, yerlerde sürüklendi
16:54 Van’dan seslendiler: Gazetecilik ve hak savunuculuğu suç değildir!
16:52 Gazetecilerden mesaj var: Israrımız hakikat mücadelesi, başımızı eğmedik
16:08 Adalet Nöbeti: Hasta tutuklular ölüme terk edildi
16:02 Polis, kendisini yaraladığını ileri sürdüğü avukatı tanımadı
15:52 Bütçe maratonu başladı: Bütçenin en büyük bakanlığı, faiz bakanlığıdır
15:51 Cinsel taciz failinin duruşması 30 Kasım’da görülecek
15:18 Hukuk örgütlerinden avukatların duruşmasına çağrı
14:50 Hedef gösterilen avukatlar için suç duyurusunda bulunulacak
14:39 Birçok kentte Fincancı protestosu: Derhal serbest bırakın
14:03 Silopi’de kimyasal silahlara karşı yürüyüş düzenlenecek
14:01 Gazeteci Yurtsever’e Türk bayraklı fotoğraf işkencesi
13:29 Gözaltına alınan 7 gazeteci Ankara’ya getirildi
13:12 İHD: Kimyasal silah kullanımı araştırılmalı
13:08 Gazeteci Altan işkence anlarını aktardı: 'Sana baş eğdireceğiz, zorluk çıkarma'
12:57 Şenyaşar: Sesimizi kısmak için gazetecileri gözaltına aldılar
12:48 Caferbey çöp tesisi için açılan dava görüldü
12:42 Sancar TTB’de: Saldırılara ortak mücadele etmeliyiz
12:34 Gözaltındaki Fincancı’ya destek büyüyor: Asla yalnız değilsin
12:27 Kadınlar, gazeteciler ve Fincancı için Kadıköy’de olacak
12:26 TTB: Fincancı’nın açıklamaları suç değil
12:26 Gözaltılara uluslararası tepki: Meslektaşlarımızı serbest bırakın
12:25 Tutuklu yakınları: Tek taleple sokaklarda olacağız
12:08 ‘Gazeteciler hakikati yazıyor, geri adım atmayacağız’
12:04 On binler Jîna Emînî'yi andı: Jin, jiyan, azadî
12:01 DFG ve MKGP: Biz değil, iktidar korksun
11:57 Tekne faciası davasında bin 33 yıl ceza verildi
11:55 Kimyasala karşı 1 Kasım'da büyük yürüyüş
11:32 Gözaltında yaşanan ölüme dair dava ertelendi
11:06 Amanos’taki orman yangını kontrol altına alındı
11:03 Gazeteci İnci Aydın'a beraat
10:56 Asker ablukasındaki köyde bir çocuk darp edildi
10:49 CPJ: Türkiye, Kürt gazetecileri temelsiz suçlamalarla taciz etmeyi bırakmalı
10:48 Özgür Basın'a yönelik gözaltılar: Amaç toplumu susturmak
10:19 TBB Başkanı Sağkan: Sansür Yasası haber alma hürriyetini engelliyor
10:08 Yüce: Kürtlerin sesini kısarlarsa bizim de sesimiz kesilecek
10:01 Av. Temur: Gazeteciler boyun eğmediği için yeni operasyon yapıldı
09:45 Tutuklu kadınlar kimyasal kullanıma karşı açlık grevinde
09:40 ‘Kimyasal silahları önleme protokolü sadece egemenleri koruyor’
09:24 Türkdoğan 5564 sayılı kanuna işaret etti: Kimyasal silah kullananlar yargılanmalı
09:12 Parmaksız: Gezi ve Kobanê arasında ‘yüzük kardeşliği’ var
09:07 Gazetecilere işkenceye karşı suç duyurusunda bulunulacak
09:03 Hedef gösterilen Fincancı gözaltına alındı
09:02 Bütçesi artırılan Adalet Bakanlığı 20 yeni cezaevi yapmayı planlıyor
09:02 Gazeteci meslek örgütleri: Gözaltılar kimyasal silah iddialarının sonucu
09:01 Kayyımın sattığı 11 taşınmaz için savunma istendi
09:01 Yazar Karacabey: İktidar yasakladığı kültürün yerini doldurmaya çalışıyor
09:00 7 yıldır kent kent Nesim'in cenazesini arıyor
09:00 Vanlılar: Tutuklulara yönelik zulüm sadece ailelerin sorunu olmamalı
09:00 26 EKİM 2022 GÜNDEMİ
25/10/2022
23:57 Emzirme için emniyete götürülen Arin bebeğe çıplak arama
23:08 Gazetecilerin gözaltı süresi uzatıldı
22:54 Festivalde ‘Son Çağrı’ oyunu sahnelendi
22:16 Sözcü gazetesi gözaltındaki gazetecileri hedef gösterdi
22:03 İşten atılan işçiler oturma eylemine başladı
21:42 SES Hatay Şubesi: Kadına yönelik şiddeti önleyin
21:23 Gergerlioğlu: Gözaltılar muhalif basını ve toplumu susturmanın bir parçası
21:07 Gençlere göre Türkiye’deki sorunların kaynağında kanunların uygulanmaması var
20:35 İran İnsan Hakları Örgütü: En az 234 kişi yaşamını yitirdi
19:43 Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’nden katledilen kadınların ailelerine ziyaret
19:33 Kobanê Davası'nda Kürtçeye tahammülsüzlük!
19:20 İş bırakan 18 işçi gözaltına alındı
18:54 GGM’de tutulan Somalili Muhammed serbest bırakıldı
18:50 Tatvan’da sağlık emekçisine saldırı
18:23 AP Türkiye Raportörü Nacho Sanchez-Amor’dan gözaltı tepkisi
18:11 TİP: Gazeteciler derhal serbest bırakılsın
18:07 Öğrenci Gençlik Örgütleri gazetecilerin gözaltına alınmasını protesto etti
17:42 Gazeteci Ağgöz 45 günlük bebeğini ssatler sonra emzirebildi
17:34 Yüksel'i katleden sanığın pişmanlık beyanları dinlenecek
17:25 TTB: Şiddetin karşısında yer almayı sürdüreceğiz
17:07 Yolsuzluk ve usulsüzlüklere ilişkin Meclis görüşmesi talebi
16:54 Gazeteci Derya Ren tutuklandı
16:40 Binler kimyasal saldırılara karşı alanlarda
16:16 IPI: Türkiye tüm gazetecileri serbest bırakmalı
16:04 Diyarbakır'daki gazeteciler: Hepimize gözdağı verilmek isteniyor
15:50 1 gazeteci daha gözaltına alındı
15:42 ÖHD Antep Şubesi: Hasta tutuklular serbest bırakılsın
15:41 Gözaltındaki gazetecilere avukat kısıtlaması
15:31 Buldan: Özgür basını susturamazsınız
15:22 Adalet Nöbeti devam ediyor: Cezaevinden cenazeler çıkmasın
15:21 Gençlik örgütleri: Baskılar bizi yıldıramaz
15:06 Gazeteciler: Hakikatle korkutmaya devam edeceğiz
15:03 Gazetecilerden gözaltılara karşı 'ortak tutum' çağrısı
14:40 Mahkemeden ‘ek bilirkişi raporu’ talebine ret
14:39 DİSK Basın-İş: Özgür basının susturulamayacağını biliyoruz
14:22 Ankara büromuzda arama 6 saat sonra bitti: Suç unsuru MA mikrofonu!
14:12 Kadın gazetecilerden tepki: Baş eğdiremeyecekler
14:11 Bakırköy Cezaevi’nde tutuklular darp edildi
14:04 Qamişlo’daki SİHA saldırısında 2 yurttaş yaşamını yitirdi
14:01 Barış Anneleri davasında ek bilirkişi raporu kararı
14:00 BM önünde kimyasala karşı eylem başlatılacak
13:59 Diyarbakır Ekoloji Derneği ‘Takas Pazarı’ kuruyor
13:52 Elvan ailesinin ‘Erdoğan’a hakaret’ davasında mütalaa hazırlanacak
13:29 DFG: Özgür basın geri adım atmaz
13:23 Şenyaşar’dan gazetecilerin gözaltına alınmasına tepki
13:23 İşkenceyle gözaltına alınan gazetecilere ‘baş eğdirme’ çabası
13:09 ‘Gözaltına alınan gazeteciler serbest bırakılsın’
12:59 ÖHD üyelerine yönelik soruşturmayı AA’dan öğrendi
12:54 Emniyetten gözaltı gerekçesi: Haber yapmak!
12:49 Erdoğan’ın 'İnşası sürüyor' dediği tünel şantiyesine kilit vuruldu!
12:45 Sancar: Gazetecilerin gözaltına alınması basını susturma planının parçasıdır
11:55 Gazeteci örgütlerinden gözaltılara tepki: Susturamazsınız
11:49 11 gazeteci gözaltına alındı
11:27 Zap'ta Skorsky helikopter düşürüldü
11:04 Tutuklu yakınları: Cezaevlerinin sesi olmaya devam edeceğiz
10:58 Mersin'de 13 kişi gözaltına alındı
10:57 Av. Ülkü Şahin: Evlere baskın yapılması gazeteciliği kriminalize etme çabasıdır
10:39 Alanya'ya sürgün edilen tutuklulara tehdit
10:37 45 günlük bebeği olan gazeteci Zemo Ağgöz gözaltına alındı
10:25 Ev baskınlarında gazetecilere işkence
10:20 Kazan'ın faili konuşmadı, duruşma ertelendi
09:45 Abdullah Öcalan’dan 19 aydır haber alınamıyor: 274 başvuru yanıtsız bırakıldı
09:35 Barış Anneleri'nden kimyasal tepkisi: Uluslararası hukuk işletilsin
09:30 BEKSAV’ın yeni dönem kayıtları devam ediyor