Aile yılı modeline karşı Özgür eş yaşam modeli 2025-12-13 17:12:23 ANKARA - ÖHD Ankara Kadın Komisyonu'nun düzenlediği panelde konuşan ı Sebahat Tuncel, kadını yok sayan aile kurumuna karşı çözümün Özgür eş yaşamın inşasında olduğunu belirterek, "Şiddet sarmalından çıkışın formülünü Sayın Abdullah Öcalan savunmalarında dile getirmiştir" dedi.   Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şubesi Kadın Komisyonu, Mülkiyeliler Birliği Genel  Merkezi'nde bulunan Oral Sander Konferans Salonu'nda "Aile yılında Toplumsal Cinsiyet Adaletini Sağlamak: Aile, Devlet ve Mücadele Pratikleri" konulu panel düzenledi.   İki oturumdan oluşan panelin ilk oturumunda Araştırmacı Remzi Altunpolat aile yılı kapsamında LGBTİ+ hareketine, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Genç Kadın Meclisi Üyesi Dilara Ercanlı ise genç kadınların yaşadığı sorunlar ve mücadele yöntemlerine ilişkin konuşma yaptı.   Altunpolat, Türkiye'deki LGBTİ+ hareketine yönelik saldırıların 2016'da ilan edilen olağanüstü hal (OHAL) süreci ile arttığına dikkat çekti. Altunpolat aile yılının ilan edilmesiyle bu saldırıların sürdürüldüğünü ifade ederek, "Kapitalizm kendi içerisindeki krizlerin yükünü aile üzerinden kadınlara yükleyip, kadınları aile içindeki geleneksel rollerine geri döndürmeye çalışıyor" dedi.   'HUKUK DEVLETİN İDARİ ŞİDDETİDİR'   İktidarların politikalarını hukuk yoluyla uyguladığını dile getiren Altunpolat, "Hukuk, görünüşte tarafsız olsa bile aslında devletin idari şiddeti rolünü oynar. Gündelik hayatın her alanına devletin idari şiddeti sızmıştır. Yasal düzenlemeler sadece LGBTİ+’lara yönelik saldırılar anlamına gelmiyor. Toplumsal çoğunluğun bastırılması için olan düzenlemelerdir. Kadınların kazanılmış haklarını gasp etmeye çalışıyorlar. Bunları bir bütün içeresinde görmemiz gerekiyor. Bir toplumsal düzen için kurulmuş yasa kurucuyu şiddet olarak görmemiz gerekiyor" diye konuştu.   İŞYERLERİNDE CİNSEL İSTİSMAR   Ardından söz alan Dilara Ercanlı da genç kadınların, aile ve kapitalist devlet sarmalında şiddet ve özel savaş politikalarına maruz kaldığını belirterek, "MESEM'lerde ya da üniversitelerde okurken çalışmak zorunda kalan çocuklar ve genç kadınlar işyerlerinde sömürülmelerinin dışında patronları tarafından istismara da maruz bırakılıyor. Meclis'te yaşanan cinsel istismar vakası da bunun bir örneğidir" dedi.   ÖZSAVUNMA MEKANİZMASI   Türkiye'de ve Kürdistan'da genç kadınların uyuşturucu ve fuhuşa sürüklenmesinin özel savaş politikası olduğunu ifade eden Dilara Ercanlı, "Bütün bunların genç kadınlar üzerinden uygulanması aslında genç kadınların politikleşmesinin en büyük korkularından biri olmasındandır. Mücadelenin her alanında erkek devlet, genç kadınların yakasına yapışıyor. Kürdistan'da genç kadın örgütlenmesinden korkulmasından dolayı özel savaş politikalarının tek tek denendiği erkek devlet aygıtından bahsediyoruz. Kadın hareketinin, feminist hareketin üzerindeki tahakküm ile kadınların elde ettiği tüm kazanımları geri almak istiyorlar" diye kaydetti.    Verilen aranın ardından ikinci oturum siyasetçi ve Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA) üyesi Sebahat Tuncel ile Ev Eksenli Çalışan Kadınlar Sendikası üyesi  Besra Varli'nin konuşmaları ile devam etti.   'DEVLET TOPLUMA YABANCI BİR SİSTEMDİR'   Sebahat Tuncel, "Devlet topluma yabancı bir sistemdir. Bu yüzden bizlerin ihtiyaçlarına cevap vermiyor. Doğalında gelişen bir yapı olmadığı için bunun aşılması şart. Bu kadınlar açısından daha zordur çünkü devlet aynı zamanda erkek egemendir. Reel sosyalizm deneyimi ile 'devletin kendiliğinden sönümlenmediğini' görmüş olduk. Devlet gerçeğini açığa çıkarmak, bunu dönüştürmek ve aşmak bu yüzden önemli bir konudur. Kapitalizmin ihtiyacı doğrultusunda ortaya çıkan ulus devlet sistemi, devlet gerçeğini daha çetrefilli bir hale getiriyor" dedi.   'AHLAKIN ORTAYA ÇIKIŞI DÜZENİN KENDİSİDİR'   Yazılı olamayan bir toplumsal düzen olarak ahlak kavramının da kapitalist modernist sistem tarafından içinin boşaltıldığını ifade eden Sebahat Tuncel "Oysa ahlakın ortaya çıkışı toplumsal düzenin kendisidir. İnsanlık tarihi devlet ve sınıf arasındaki çatışma değil devlet ve komün arasındaki çatışma tartışmasında ortaya çıkan sonuç şu; Komün kadın toplumsallığı etrafında gelişiyor. Kastik katil ise esas itibari ile kadının bu toplumsallığına saldıran bir yerdedir. Kadının bedenine mülküne el konuluyor. 30 bin yıllık bir sistemden bahsediyoruz" diye belirtti.   'DEVLETİN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ GEREKİYOR'   Devletin alanını sınırlandırıp demokrasi alanının genişletilmesi gerektiğini ifade eden Sebahat Tuncel, "Sadece devleti ele geçirmek değil devleti dönüştürmek önemli. Bunun için de güçlü bir sosyalist harekete ve sivil harekete ihtiyaç var. Ancak sosyalistler devletin niteliğine dokunmuyor yani devleti ele geçirmek değil devletin dönüştürülmesi gerekiyor" dedi.    'ABDULLAH ÖCALAN FORMÜLİZE ETMİŞTİ'   Ailenin devletin prototipi olduğunu ifade eden Sebahat Tuncel, devamla şunları söyledi: "Erkek devlet şiddetinin toplumda yarattığı çürüme ve yozlaşma, sadece Kürdistan'da değil her yerde var. Kadına yönelik şiddetin engellenmemesi bir bütün olarak yaşamın katledilmesine neden oluyor. Geleneksel aile kavramı hikayesi bitti. O zaman yeni hikayeyi nasıl kuracağız. Özgür Kadın Hareketi olarak şiddet sarmalından nasıl çıkılacağını aslında çok uzun süredir tartışıyoruz. Sayın Abdullah Öcalan, Beşinci Savunması'nda 'Özgür eş yaşam' modeli ile formülize etti. 'Özgür eş yaşam' ile kadının özgürlüğünü esas alan, klasik kadın ve erkeği aşan, özgür bireylerin kurabileceği bir eşit ilişkiden bahsediyoruz. Aile ve çocuklar da buna dahil. Klasik aile modeli yerine ikame edebileceğimiz bir yaşam modeli, bir örgütlenme ve komün modelidir. Eğer bu komün yozlaşmışsa, özgür eş yaşam ile demokratik komüne dayalı sosyalist bir yaşamın çekirdeği de oluşturulabilir. Sosyalist bir yaşamı ancak sosyalistler oluşturabilir. Kendisi komünal düşünemeyen komün bir yaşamı inşa edemez. Bize dayatılan klasik ailenin yerine bizim yapmamız gereken özgür eş yaşamı inşa etmektir.   Kadın erkek eşitsizliği, kadını ikinci konuma düşürürken emeğinin sömürülmesi de kadını aile tipi artık sorunsallık varsa, Sayın Öcalan, son görüşmelerde aileyi 'yozlaşmış komün' olarak ifade etti. Mevcut aile düzeni kendisini sürdüremiyor. Ekolojik krizin yarattığı toplumsal sorunlar var. Gıdaya, suya erişimini zorlaştırıyor. Dünyada cinsiyetçi, dinci, milliyetçi politikaların yarattığı milliyetçi dinci politikalarına karşı, mücadele etmemiz gerekiyor.    ‘Özgür eş yaşamı’ bireysel olarak ele alma hali var; bugüne kadar toplumsal olarak değil bireylerin istediği gibi yaşama hali olarak ele alındı. Oysa 'Özgür eş yaşam' toplumsal bir önermedir. Bu toplumsal önermeyi nasıl hayata geçirebileceğimizden başlamamız gerekiyor. Kadın özgürlükçü bir yaşam felsefesi nasıl geliştirilebilir. 'Özgür eş yaşam' hukuku nasıl geliştirilebilir önümüzdeki dönem en çok tartışmamız gereken konulardan biridir."   Ardından söz alan Ev Eksenli Çalışan Kadınlar Sendikası Üyesi Emekçi Besra Varli ise kendi deneyimleriyle emekçi kadınların yaşadığı zorlukları ve aile yılı gölgesinde emek sömürüsüne dair aktarımlarda bulundu.   Panel soru cevap bölümünün ardından sona erdi.