Abdullah Öcalan Süryani ve Êzidî toplumuna kalem hediye etti 2025-11-07 11:00:15   RİHA - İmralı'ya giden ve yaptıkları görüşmenin detaylarını paylaşan Ali Öcalan, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın, Süryani ve Êzidîlere ulaştırılmak üzere 2 kalem hediye ettiğini söyledi.    İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, 31 Ekim tarihinde ailesiyle görüştü. Görüşmede, kardeşi Fatma Öcalan ile yeğenleri Ali Öcalan ve çocuğu Berfin Öcalan'ın yanı sıra Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Riha Milletvekili Ömer Öcalan yer aldı. 11 yılın ardından kardeşi Fatma Öcalan'a görüşen Abdullah Öcalan, ilk defa da yeğeni Ali Öcalan'ın kızı Berfin Öcalan'la görüştü.   Mezopotamya Ajansı'na (MA) görüşmeyi anlatan Ali Öcalan, görüşmenin Abdullah Öcalan'ın kardeşi Fatma Öcalan'ı görmek istemesi üzerine gerçekleştiğini söyledi. Ali Öcalan, "Başkan 'Fatma görüşe gelsin' demişti. 7 Haziran'daki görüşmede, annem Gemlik'e kadar geldi; ama ondan sonra gidemedi. İkinci görüşmede ise Başkan istemişti. Annem de 'Tek başıma gidemem' dedi. Ben ve kızım Berfin de refakatçi olarak gittik. Bu gidişimiz Mudanya üzerinden gerçekleşti. İlkinde Gemlik'ten gitmiştik, bu sefer Mudanya'dan feribotla gittik. Annem, ben, kızım Berfin ve Ömer vekildi. 50 dakikada, Mudanya'dan İmralı Adası'na gittik. Daha önceden gitmeme rağmen ben de bu sefer çok büyük bir heyecan vardı. Biraz da kendimi şanslı görüyorum, ikinci defadır Başkan'la görüşüyorum. Başkan'la görüşünce insan pozitif enerji alıyor, biz o enerjiyi başkandan aldık" diye konuştu.    Adaya indiklerinde görüş yerinin hazır olduğunu ifade eden Ali Öcalan, "4 kişiydik, 4 tane sandalye hazırlamışlardı, 1 tane de Başkan için. Görevliler 'Oturun, 10-15 dakikaya Abdullah Bey gelecek' dedi. Biz de 'Gelene kadar burada ayakta bekleriz' yanıtını verdik. 15 dakika sonra Başkan içeri girdi. Bize baktı, sonra annemin yanına gitti, 'Fatma hoş geldin' dedi, sarıldılar. Annemle Başkan 10 seneden fazladır birbirlerini görmemişlerdi. Sonra geldi, bize selam verdi. Birlikte oturduk. Kızımız Berfin'i daha önce görmemişti. Berfin'e baktı, bana baktı, 'Bu kim?' diye sordu. Ben de 'Kızım' yanıtını verdim. 'Senin kilo verme sorunun vardı, ne oldu?' diye sordu, ben de 'Başkanım, 3-4 kilo verdim' dedim. O da, 'Hayır, yetmez' dedi. ‘Bu kilo sorunu ailede büyük bir sorun' diye söyledi" ifadelerini kullandı.    Diğer görüşmeden farklı olarak dayısını daha iyi gördüğünü paylaşan Öcalan, "Sağlık durumu gayet iyiydi. Moralli, enerjisi gayet yerindeydi" dedi.    ÇOCUKLUK ANILARI   Abdullah Öcalan'ın Fatma Öcalan'la çocukluk anılarından bahsettiğini dile getiren Ali Öcalan, "Başkan 'Fatma söyle, çocukluğumuzu anlat. Biz ne yapıyorduk, ne yapmıyorduk, hatırladıklarından ne kalmış?' diye sordu. Annem 'Sen işini iyi yapıyordun, bize iyiydin, bizi kırmıyordun' Başkan da gülüyordu, morali gayet iyiydi" ifadelerini kullandı.   Annesinin birkaç şey anlattıktan sonra Abdullah Öcalan'ın çocukluk anılarını anlatmaya başladığını aktaran Ali Öcalan, "Sonra kendisi anlattı; 'Benim ilk kavgam, ilk eylemim babam ve kardeşim Mehmet'e karşı oldu. Ben ağacın altında çalışıyordum, Mehmet beni rahatsız ediyordu. Bir iki kere uyardım, olmadı, sonra taş atmaya başladım ve kovaladım. Köyün içine kadar kovaladım. Sonra evin oraya varınca babam çıktı, Mehmet'in tarafını tuttu. Çok zoruma gitti, babamı da taşlamaya başladım, sonra onları köyün ortasında rezil ettim' dedi. Tahminim dedem Ömer; Mehmet, Başkan'dan küçük olduğu için onu tuttu. Biliyorsunuz anne-babalar küçük çocuklarını biraz daha önemsiyor" dedi.    ÇOCUKLUK ARKADAŞLARI   Abdullah Öcalan'ın çocukluk arkadaşlarını sorduğunu anlatan Ali Öcalan, şöyle devam etti: "Başkan, 'İlk çocukluk arkadaşım Emin'di, komşumuzdu. Ne yapıyor, yaşıyor mu?' diye sordu. Biz de 'Evet, yaşıyor; ama biraz ruhsal sorunları var' dedik. O da, 'Şimdi benim selamımı verseniz anlar mı, anlamaz mı?' diye sordu. Biz de 'Anlar' dedik. 'Selamlarımı söyleyin' dedi. Diğer çocukluk arkadaşlarını da sordu. Aziz'i sordu. 'Anneleri, babaları çocuklarıyla konuşmamı, onlarla zaman geçirmemi istemiyordu' dedi. Başkan Aziz'e 'Birlikte okuyalım, başarılı olalım, askeriyeye girelim, askeriyeyi elimize alalım, sonra Kürdistan'ı kuralım. Sen kara kuvvetleri komutanı ol, ben de hava kuvvetleri komutanı. Bu şekilde askeriyeyi elimize alalım' demiş. Aziz de babasına, 'Abdullah bana böyle demiş' diye anlatmış. Aziz'in babası da dedem Müslüm'e 'Ömer'in çocuğunu tembihle, yanlış şeyler yapıyorlar. Çocuklarımızın kafasına yanlış şeyler sokuyorlar' demiş."    'İLK KEŞFEDEN MÜSLÜM AMCA'   Abdullah Öcalan'ın amcası Müslüm'le olan anısını da paylaştığını belirten Ali Öcalan, şunları söyledi: "Başkan, 'Beni ilk keşfeden kişi, Müslüm Amca idi. Bir gün bir ağacın altında Yusuf'la oynarken, Müslüm Amca ile babam Ömer fıstık tarlasında oturmuşlardı, sohbet ediyorlardı. Ben de etraflarına gittim, biraz dolandım, oynadım. Müslüm Amca, Ömer, 'Senin bu oğlun yerinde durmuyor' demiş. Başkan, bu görüşmede bunu anlattı. Müslüm Amca'nın da bilgili birisi, aileye öncülük eden birisi olduğunu söyledi."   AMARA VE CİBİN KÖYÜNÜ SORDU   Amara ve etraflarındaki köyleri de sorduğunu belirten Ali Öcalan, "Köyümüzü sordu. 'Köyde kaç şehidimiz var? 3-4 kişi var mı?' diye sordu. Biz de, 'Daha fazla, 7-8 tane var' dedik. Köyümüzün yanındaki Cibin köyünü sordu. 'Cibin'de kaç şehidimiz var? diye sordu. '6-7 kişi var' dedik. 'O köyde değer aileleri var, çok gidin, onlara selamlarımı söyleyin' dedi" ifadelerini kullandı.    HEDİYE VE SELAM   Abdullah Öcalan'ın görüşe gelirken iki kutu hediye hazırladığını aktaran Ali Öcalan, "İki tane kutu hediye vardı. İçinde ne olduğunu bilmiyorduk. Birinci kutuyu açtı, içinden bir kalem çıkardı. Kızımız Berfin'e verdi. Kendi kalemiydi tahminim. Berfin'e içinde mürekkep kalmadığını söyledi. Güzel bir kalemdi. Kalemi Berfin'e uzattı, 'Bu senin' dedi. Kutudan tespih çıkarttı. Bana baktı, 'İlk görüşmede sana bir tespih hediye ettim, bu sefer bunu kendimle götüreceğim' dedi, kutudan çıkarttı, cebine koydu. İkinci kutuyu açtı, 3 kalem içinde vardı. Kalemleri eline aldı ve Ömer'e verdi, '1 tanesi Süryani toplumu için, benim için hediye edeceksin, selamlarımı söyleyeceksin. 2'ncisini Êzidî toplumu için vereceksin, selamlarımı söyleyeceksin. 3'üncüsünü de belli bir şahsiyete vereceksin selamlarımı söyleyeceksin' dedi" şeklinde konuştu.    'FATMA ÖCALAN'LA GÖRÜŞTÜĞÜ İÇİN MORALİ YERİNDEYDİ'   Abdullah Öcalan'ın kilo verdiğini ifade eden Ali Öcalan, şöyle devam etti: "Başkanla ilk görüşmeyi 5 ay önce gerçekleştirmiştik, 7 Haziran'dı. O zamandan beri zayıflamış, çok enerjikti, pozitifti, gülüyordu. Annem gittiği için morali yerindeydi, anneme bir şeyler söyleyip gülüyordu. Annem de Başkanı görünce çok sevinçliydi, gülüyordu. Bu sefer annem çok kararlıydı, 'Ne olursa olsun beni götürmeleri gerekiyor, merdivenleri elle de çıkarım, ben yine giderim' diyordu. Annem de duygusaldı biraz, birbirlerine sarıldılar."   'HALFETİ İLE RİHA'YA MESAJLAR İLETTİ'   Halfeti'de bulunan 2 köye ve Riha'ya mesajı olduğunu ifade eden Öcalan, şunları dile getirdi: "Halfeti'nin iki köyüne mesaj iletmemizi istedi. İki köy de Türkmen köyü. 1'incisi Eyno, biri de Elgir. Eskiden beldeydi. Aramızda bir köy, 5-6 kilometre mesafe var. Bu iki köyden bahsetti. 'Niye bu köylerde gücümüz eksik, oyumuz eksik?' diye sordu. 'Sizler arkadaşlar bir şekilde düşünüp o köylerde sesimizi yükseltin, başka türlü kabul etmiyorum. Eyno ile aramızda köy yok. Topraklarımız birbirine girmiş, sınırlarımız birbirinin içinde. Niye bize destek vermiyorlar?' diye sordu. Riha için de şunu dedi: '1 ay dışarıda olsam, Riha'da çalışsam, Riha'yı baştan sona düzene sokarım. Arkadaşlarımız demesin, 'Bunlar bizden değil, bunların yanına gitmiyoruz. Bunu kabul etmiyorum. Büyük aşiretler Riha'da var, onların yanına gitsinler. Bucaklar da, İzollar da taraftarlarımız var. Bir şekilde onların yanına gidin. Onlarla ilişkiye girsinler ki Bucaklardan da İzollardan da gücümüzü yükseltelim.'"    FİZİKİ ÖZGÜRLÜĞÜ SAĞLANMALI    Öcalan, son olarak Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünün sağlanması gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi: "Başkan 27 yıldır adada. Şartları, yaşamı zor. Gidişlerimiz daha zor oluyor. Biz istiyoruz ki bir şekilde Başkan özgür olsun, bir şekilde gelip çalışmalarını rahat yapsın. Ailenin görüş için gidişleri daha çok olsun. Mesela ben iki kere gittim, diğer aile fertlerinin gitmesi gerekiyor. Mesela kardeşim, amcamın oğulları, teyzelerim, dayımızın çocukları hepsi istiyor Başkan'la görüşmeyi. Ben istiyorum ki her insan ömründe bir kez de olsa başkanla konuşsun, başkanı görsün, ondan bir şeyler öğrensin."   MA / Melik Varol