'Barışın sağlanması için demokrasi olmalı' 2025-08-14 09:16:43   MEREŞ - Kürt sorununa dair yürütülen sürece işaret eden Bazarcixli yurttaşlar, "Barışın sağlanması için Türkiye'de önce hukuk, adalet, demokrasi ve özgürlüklerin olması gerekiyor" dedi.    Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla başlayan "Barış ve Demokratik Toplum Süreci” kapsamında Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) birçok kentte "Barış ve Demokratik Toplum Buluşmaları" düzenledi. Türkiye ve Kürdistan kentlerinde Abdullah Öcalan'ın çağrısını anlatmak amacıyla Mereş'te de buluşma gerçekleştirildi. DEM Parti Mereş il ve Bazarcix (Pazarcık) ilçe örgütünün Bazarcix'ta düzenlediği etkinliğe katılan yurttaşlar, süreçten beklentilerini ve taleplerini anlattı.    Baskılar nedeniyle yurt dışına göç etmek zorunda kaldığını belirten Hatice Engizek, yıllar süren mücadele sonucu barışın konuşulmasının sevindirici olduğunu söyledi. Önceki süreçlerden dersler çıkarılmasını isteyen Hatice Engizek, "Başkanın girişimiyle beraber başlayan bu süreci saygıyla selamlıyorum. Emeği olan komisyonu da selamlıyorum. Barış neden olmasın ki? Çok engebeli koşullardan günümüze gelen bir mücadele var. Özellikle annelerin ağlamaması için, çocuklarını toprağa gömmemesi için çok önemli bir süreç. Bu sürece herkesin katkı sunması gerekiyor. Daha önceki süreçlerden ders çıkarılmalı. Bu süreci el birliğiyle hep birlikte sahiplenmek gerekiyor. Sadece o komisyona bırakmamak gerekiyor. Bizlere düşen görevleri de yapmamız gerekiyor. Barış süreci çok önemlidir. Ötekileştirilmiş kişiliklerden kurtulmamız gerekiyor. Herkesin yüreği ağrıyor. Herkes acılar çekiyor. Bizler yurt dışına neden gidiyoruz? Neden hasret kalıyoruz? Herkes kendi özüyle birleşsin. Siyasi tutsakları bir an önce serbest bırakılmalı, yasaklar kaldırılmalı" ifadelerini kullandı.   ‘BİZ BU ÜLKENİN KURUCUSUYUZ’   Bazarcixli Kürt Alevi yurttaşların katliam ve asimilasyon politikaları nedeniyle ağır kayıplar yaşadığını hatırlatan Ali Sincer adlı yurttaş, tüm kaygılarına rağmen barıştan taraf olduğunu vurguladı. Sincer, "Savaşın durmasını istiyorum. Soykırımdan, katliamdan, büyük asimilasyondan geçen bir topluluğuz. Aynı zamanda bölgemiz dinen de bu soykırımdan ve asimilasyona katliama uğramış bir bölgedir. Bu yüzden sürecin yürütüldüğü tarafa güvenmiyorum. Sürecin 'terör' boyutuna düşürülmesi bize bir hakarettir. Bizim terörle uzaktan yakından işimiz olmaz. Bizim haklarımız verilsin. Biz bu ülkenin kurucusuyuz. Biz buranın asıl sahipleriyiz. Bizim dışımızda Türkmen, Ermeni, Rum, Asuri, Süryani ve aklıma daha gelmeyen azınlıklar da bizim gibi bu ülkenin sahipleri olan halklardır. Türkiye'de yaşayan insanlar açlık dahil hayati sorunlarla karşı karşıya. Türkiye gibi bir ülkemiz olacaksa hiç olmasın. Burada insanlar hala konteynerde yaşıyor. Bir kışı konteynerde geçiren insan artık sağlıklı bir insan değildir. Barışın sağlanması için Türkiye'de önce hukukun, adaletin, demokrasinin, özgürlüklerin olması gerekiyor. Bir devlette olması gereken temel şeyler bunlardır. Hukuk, adalet, özgürlük yoksa barış olsa ne olur. Bugün var, yarın yok. Barışın temeli bunlardır. Değişimin olması gerekiyor" diye konuştu.   'TÜM DÜNYANIN BARIŞA İHTİYACI VAR'   Hasan Engizek barışın önemine işaret ederek, "Barış çok değerli ve kıymetli bir şey. Sahip çıkılması gerekiyor. İşin içine ihanetler girmediği sürece barış sağlanabilir. Bu toprakların barışa ihtiyacı var. Komisyon adlığı kararları uygulamaya geçirtebilirse değerli ve kıymetli bir şey olur. Süreci sahiplenmeyi ve sürdürmeyi beceremezse sıkıntı yaratır. Her iki taraf için de böyle. Sonuçta sadece bizim yani Türkiye'nin değil, tüm dünyanın barışa ihtiyacı var" diye belirtti.    Sürecin iyi bir şekilde ilerlediğini kaydeden Ali Demirci, "Barış demek, kalkınma demek. Herkes kendi çabasıyla sürece destek olsun. Avrupa'daki halkımız da barış olsun, ülkeye dönmek istiyor. Dönmeleri faydalı olur. Ekonomisini buraya taşır. Süreç barışa doğru giderse ülke de kurtulur, insanlar da mutlu olur. Halkın yüzde 70'i 80'i bunu artık destekliyor. Umutluyuz. Barış sürecinde verilmesi gereken hakların da temin edilmesi gerekiyor. Bu haklar da anlaşılırsa komisyon bu hakları sağlar, yasaları düzenlerse sıkıntılar giderilmiş olur" şeklinde konuştu.   'MEMLEKETİME DÖNMEK İSTİYORUM'   Kürt kimliklerinden dolayı karşı karşıya kaldıkları baskılar sonucu yurt dışına göç ettiklerini dile getiren Fatma Sincer, şöyle devam etti: "Buradan yıllar önce kimimiz ekonomik sebeplerle, kimimiz siyasi problemlerden, kimimiz Kürt kimliğimizi dile getirdiğimizde cezalandırmalarından kaynaklı yurt dışına gitmek zorunda kaldık. Barış sürecinin olması benim için de ailem için çok iyi. Memleketime dönmek istiyorum. Sürecin gerçekten sonuca varması lazım. Savaşın, kanın akmasını istemiyorum. Her iki taraf için de söylüyorum. Hiçbir anne ağlamasın, üzülmesin. Savaş bitsin artık. Bize karşı dürüst ve samimi olsunlar."    MA / Sema Bingöl